Tanzimat Edebiyatında Eleştiri (Tenkid)
EDEBÎ TENKÎD
Tenkid, (eleştiri) sanat ve edebiyat eserlerini değerlendirmek, sınıflamak, açıklamak, tanıtmak sanatına verilen addır.
Tanzimat’tan önce edebî tenkide ait eserler varsa da, bunlar batılı anlamda edebî tenkidin özelliklerini tam olarak taşımazlar. Edebî tenkid, edebiyatımızın modernleşmesi döneminde ortaya çıkar. Örnekler ortaya çıktıkça karşılaşılan ve çözülmesi gereken problemler üzerinde düşünme, açıklama ve tenkid dönemi de başlamış olur.
1860’tan sonra, edebiyatımızı modernleştirmeye çalışan edebiyatçılar, eski edebiyatı yıkmaya ve yerine yenisini yerleştirmeye çalışırlar. Tenkidler de bu yönde yoğunlaşır. Ziya Paşa ile Namık Kemal bu konudaki tenkidlere öncülük ederler.
Ziya Paşa, “Hürriyet” gazetesinde çıkan “Şiir ve İnşâ” (1868) makalesinde Dîvan edebiyatına hücum ederek, onu “gayr-i millî ve suni” olmakla suçlar. Ona göre, gerçek edebiyatımız halk edebiyatı mahsûlleridir ve aydınlar tarafından işlenmediği için geri kalmıştır. Ancak, Ziya Paşa “Hârâbat Mukaddimesi” (1874)’de bu görüşlerinin aksine Dîvan edebiyatını savunur.
Namık Kemal ise Dîvan edebiyatına daha kararlı ve sistemli hücum eder. önce, 1866’da Tasvîr-i Efkâr‘da yayınlanan “Lisân-ı Osmanînin Edebiyyâtı Hakkında Bazı Mülâhazatı Şâmildir” adlı makalesinde Divan edebiyatını genel anlamda tenkid ederken, “Bahâr-ı dâniş” ve “Celâl Mukaddimesi“nde daha ağır bir dil kullanır.
Namık Kemal, Ziya Paşa’nın “Harabat Mukaddemesi”ndeki görüşlerini Tahrîb-i Hârâbat ve Takip’te eski edebiyatı da hedef alarak tenkid eder. Namık Kemal, edebiyatımıza yeni giren türlerle ilgili görüşlerini çeşitli yazılarında açıklamış, gençleri yönlendirmeye çalışmıştır.
Tanzimat döneminde tenkid basın çevresinde de ele alınır. Şinasi’nin “Tercümân-ı Ahvâl” ve “Tasvîr-i Efkâr” gazetelerine yazdığı mukaddeme (önsöz)ler yeni edebiyatın dili üzerinedir. Diğer yazarlar da bu konudaki görüşlerini çeşitli yazılarında açıklarlar.
Tiyatro üzerine karşılıklı tenkit yazıları ise “Diyojen” ile “Hadika” gazetelerini karşı karşıya getirir. Bu tartışmalara Namık Kemal’de katılır.
Tenkid yazıları, Recaîzâdede Mahmut Ekrem‘in Ta’lim-i Edebiyatının çıkışından sonra hız kazanır. 1880’den sonra başlayan münakaşalar önce R. Ekrem ile Elhac İbrahim Efendi arasında, sonra da R. Ekrem ile Muallim Naci arasında başlar. Recaîzâde Mahmut Ekren, III. Zemzeme önsözünde ve Takdîr-i Elhân‘da hem eski edebiyatı, hem de M. Naci’nin yazdıklarını tenkit eder; M. Naci’de bu yazılara “Saadet” gazetesinde cevap verir. M. Naci bu yazıları Demdeme adı altında ayrıca yayımlamıştır.
Bu dönemde roman üzerine bir münakaşada Ahmed Midhat, İsmail Hakkı, Beşir Fuat ve Nabizâde Nazım arasında gelişir. Bu arada Mizancı Murad‘ın “Mizan“da yayınlanan “Edebiyatımızın Nümûne-i İmtisalleri” adlı makalesi kayda değer bir başka tenkit örneğidir.
Bu sahanın en çok yankı uyandıran münakaşaları ise şiir dili ve nazım tekniği üzerine yapılır. Kafiye üzerine yoğunlaşan bu tartışmalar daha çok M. Naci ile R. Mahmut Ekrem arasında olur. Bu tartışma işin şahsiyete dökülmesiyle yarıda kesilir.
Bu dönem sanatçılarının birbirlerine yazdığı mektuplar da, çeşitli edebî görüşleri yansıtması açısından tenkid özelliği taşır.
Bu dönemde yapılan tartışmaların temelini eski-yeni mücadelesi oluşturur. Bu mücadeleler Servet-i Fünûn döneminde de devam eder ve yeni edebiyatın zaferiyle sonuçlanır.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.