Tanzimat Dönemi Edebiyatı

22 Mayıs 2013 tarihinde tarafından eklendi.

TANZİMAT DÖNEMİ EDEBİYATI
Tanzimat hareketi zemini daha önce hazırlanan bir zihniyet değişimidir. Bu değişime paralel olarak siyasî ve sosyal alanda önemli gelişmeler gözlenir. Türk aydınlan, bu değişime karşı halkı hazırlama görevini üstlenirler. Bütün bunlar edebiyatın gelişmesine kuvvetle tesir eder.

Tanzimat dönemi edebiyatı, bu siyasî dönem içinde daha kısa bir süreyi, 1860 -1896 yılları arasını kapsar. Ancak, Tanzimat Edebiyatı, Yeni Türk Edebiyatı, Son Asır Türk Edebiyatı, Türk Teceddüd Edebiyatı, Avrupai Türk Edebiyatı, Batı Tesirinde Türk Edebiyatı, Arayışlar Devri Türk Edebiyatı gibi adlarla anılan bu edebiyatın sınırları bazen günümüze kadar uzatılabilmektedir.Tanzimat öncesinde Türk nesri eski inşânın bir devamıdır. Nazım ve nesir alanında 1860’a gelinceye kadar, eskinin içinde yeni sayılabilecek bir takım denemeler yapılır. Bu denemelerle Tanzimat nazım ve nesri fikir ve üslûp yönden hazırlanır. Mütercim Âsim sözlük; Cevdet Paşa gramer kitabı ve hâtırat; Münif Paşa ile Yusuf Kamil Paşa tercüme; Akif Paşa ile Ethem Pertev Paşa şiir, Sadık Rıfat Paşa ve Mustafa Sami Efendi seyahatname türlerindeki eserleriyle Tanzimat edebiyatının hazırlanmasına katkıda bulunurlar.

Tanzimat nesri daha sonra, gazete başta olmak üzere, siyasî ve edebî fikir yazılan, tiyatro, hikâye, roman, tenkid, hâtırat ve mektup gibi edebiyatımıza yeni giren türlerle yeni bir çehre kazanır.
Türk okuyucusu. Batı edebiyatını önce tercümeler yoluyla tanır. Yeni türlerden yapılan tercümeler, Türk aydınlarının Batı kültür ve medeniyetini tanımlamalarına yardımcı olur.

Tanzimat dönemi aydınları bu dönemde Batı’dan faydalı ve güzel olanı almayı isterler. Alınan şeylerin halka maledilmesi ise eğitim yoluyla gerçekleşecektir. Aydınlar, halkı aydınlatma ve eğitme yolunda edebiyatı araç olarak görürler. Mevcut edebiyatın bu görevi üstlenemeyeceği düşüncesiyle  Batı edebiyatında üstün örneklerini gördükleri edebî türleri edebiyatımıza kazandırma yolunu seçerler. Bu dönemde Batı edebiyatı denilince Fransız edebiyatı anlaşılır; aydınlar öncelikle Fransızca öğrenmeye gayret ederler. Bütün türlerde örnek alınan şair ve yazarlar, Fransız edebiyatının temsilcileridir.

Batı’dan yapılan ilk edebî tercüme Münif Paşa’nın Fransızcadan çevirdiği Muhâverât-ı Hikemiyye (Felsefî Diyologlar)’dır. 1859’da yayınlanan bu eserde, Fenelon, Fontenelle, Voltaire‘den toplanan bazı diyaloglar yer almaktadır.
Batı edebiyatından yapılan ilk şiir tercümelerini Tercüme-i Manzume adıyla 1859’da Şinasi yayınlar. Bunu Yusuf Kâmil Paşa‘nın Fenelon‘dan çevirdiği ilk tercüme roman Telemaque (Telemak) – 1862) takip eder.

Roman, hikâye, tiyatro, şiir, makale türlerinde çeviriler devam ederken, uyarlama (adapte) ve telif eserler de yayınlanmaya başlar. Bu çevirilerin etkileri Tanzimat dönemi yazarlarımızın eserlerinde az veya çok görülür.

Edebiyat tarihçileri. Batı edebiyatı tesirinde yenileşen ve gelişen edebiyatımızı Şinasi ile başlatmaktadırlar. Şinasi’nin eserleri, gerek şekil, gerekse muhteva bakımından modern Türk edebiyatı için yeni örneklerdir. Türk edebiyatında Batılı anlamda ilk basılı tiyatro eseri, Şinasi’nin 1859’da yazdığı ve 1860’da tefrika edilen Şâir Evlenmesi adlı eserdir. Şekil ve muhteva olarak yeni kabul edilen, edebî sanatlardan sıyrılmış, fikir ağırlıklı, nesre yaklaşan şiirin ilk denemelerini de Şinasi verir. ‘”Sosyal fayda” prensibiyle hareket eden ve “edebiyata düşüncenin ağırlığını vermek” isteğiyle yayın hayatına başlayan Tercüman-ı Ahval adındaki ilk özel gazeteyi de yine Agâh Efendi ile birlikte 1860 yılında Şinasi çıkarır. Bu sebeple 1859 – 1860 yıllan Tanzimat edebiyatının başlangıcı kabul edilmektedir.

Siyasî ve sosyal hadiseler, sanatçılar üzerinde her zaman etkili olmuştur. Çünkü sanatçı yaşadığı devrin insanıdır. Bir edebî eserde hangi zaman dilimi işlenirse işlensin, içinde yazıldığı devirle ilgili izler bulmak mümkündür. Tanzimat dönemi, Türk toplum hayatında köklü değişikliklerin olduğu bir dönemdir. Bu durum, edebiyatımızın toplumcu bir hüviyet kazanmasına yol açar. Onun bu özelliği kazanmasında, halka açılmak, kendisini halka kabul ettirmek mecburiyetinde olan basınla (gazete) birlikte hareket etmesinin de rolü vardır. Bu dönemde gazete, Tanzimat edebiyatının “halk için yazmak” ve “edebiyata düşüncenin ağırlığını vermek” prensiplerinin kaynağı ve uygulama alanı olur. Fikirlerini halka yaymak isteyen sanatçılar, halka, onların anlayacağı bir dille hitap etmek mecburiyetinde olduklarını anlarlar, bu da dilimizin bir ölçüde sadeleşmesine yol açar. Böylece, Tanzimatın getirdiği yeniliklerden ilki dilin sadeleşmesi olur.

Gazeteler ayrıca, edebî türlerin halka tanıtılmasında, tefrika usûlünün yaygınlaşmasında, makale türünün edebiyatımıza girmesinde, tercüme faaliyetlerinin hız kazanmasında ve “tenkid” türünün doğmasında büyük rol oynamıştır.
Gazetenin yazı hayatımıza kazandırdığı makale, siyasî, fikrî, edebî ve sosyal konu ve meselelerin okuyucuya sunulmasına vasıta olur. Şinasi, Namık Kemal, Ali Suavi, Ebuzziya Tevfik, Şemsettin Sami, Ahmet Midhat, Muallim Naci, Mizancı Murat, Beşir Fuat bu dönemde gazetecilikten yetişen ünlü isimlerdir.

Halka seslenmek isteyen sanatçılar “umum halkın kolaylıkla anlayabileceği” bir dille yazmak isterler, ancak yetişme tarzlarından kaynaklanan kelime hazineleri ve devrin okuyucu kesiminin dil anlayışı bu isteklerini gerçekleştirmelerine engel olur. Tam anlamıyla bir sadeleşme gerçekleşmez. Dilin sadeleşmesi konusundaki münakaşalara 19. yüzyılın başında rastlanır. Tanzimatın birinci döneminde hız kazanan sadelik eğilimi, Tanzimatın ikinci dönemiyle onu takip eden Servet-i Fünûn dönemlerinde duraklamış, hatta gerilemiştir. Sadeleşme eğilimi 1908’den sonra Türkçülük hareketiyle yeniden hız kazanır ve dil konusundaki münakaşalar günümüze kadar gelir.

Tanzimat edebiyatıyla dilimize siyaset, hukuk, eğitim, edebiyat vs. alanlar ve teknik aletlerle ilgili kavramlar girer. Bu kavramlar, edebî eserlerde üslûp kadar muhtevayı da değiştirir. Tanzimat edebiyatının birinci dönemi sosyal bir karakter gösterir. Bu dönem 1860 -1876 yıllarını kapsar. Sanatçılar Türk edebiyatının çağdaşlaştırılması için çaba sarf ederler; ancak bunun bir program dahilinde yapıldığını söylemek zordur.

Bu dönemin ilk büyük şahsiyeti Şinasi, Batı medeniyetine erişebilmek için bilgisizliğin ve taassubun ortadan kaldırılması gerektiğini savunur ve halkın fikir seviyesinin yükseltilmesi için çalışır. Bu konuda gazeteyi araç olarak kullanır. Halka kolayca ulaşabilmek için yeni bir nesir diline ihtiyaç duyar ve yeni nesrin doğmasında büyük rol oynar.
Şinasi’den büyük ölçüde etkilenen Namık Kemal, 1866’da Tasvir-i Efkâr‘da yayınlanan “Lisân-i Osmânî’nin Edebiyatı Hakkında Bazı Mülâhazatı Şâmildir” adlı makalesinde edebiyatı tarif eder. Onun fikrin gelişmesine olan büyük hizmetinden bahsederek “edebiyat, bir milletin bekasının teminatıdır” hükmünü verir. Türk edebiyatının yeniden düzenlenmesi için bir takım esaslar koymaya çalışan Namık Kemal, Dîvan edebiyatının hayatın gerçeklerine karşı ilgisiz, sun’i ve boş olduğunu söyler. Yazı dilinin yeniden düzenlenerek konuşma diline yaklaştırılmasını isteyen Namık Kemal, bu nesir dilini Tanzimatın “sosyal fayda” prensibinin gerçekleştirilebilmesinin tek aracı olarak görür.

Ziya Paşa ise 1868’de Hürriyet gazetesinde yayınlanan “Şiir ve İnşâ” adlı makalesinde, gerçek edebiyatımızın aydınlar arasında pek rağbet görmeyen halk edebiyatı olduğunu söyleyerek Dîvan edebiyatını “millî bir edebiyat olmamakla” suçlar. Ona göre modern Türk edebiyatı halk edebiyatı örnek alınarak ve halk dili ve üslûbuna gidilerek kurulabilir.

Bu görüşlerine rağmen, Namık Kemal ve Ziya Paşa romantizmin de etkisiyle “sanatkârâne” üslûbun tesirinden kurtulamazlar; yalnız Ahmet Midhat Efendi, eserlerinde konuşma dili ve üslûbuna yaklaşır. Diğer Tanzimat sanatçıları ise Ahmet Midhat Efendiyi değil, Namık Kemal ve Ziya Paşa’yı ömek alırlar.

Tanzimatın I. dönem şair ve yazarları “toplum için sanat” anlayışını benimserler. Bu sanatçılar Batı medeniyeti hayranı, yenilikçi, bilim ve fen taraflısı aydınlardır. Hayata faydacı bir açıdan bakarlar. Fakat İslâmiyet’e saygılı, millî değerlere bağlı ve milliyetçidirler. Batı medeniyetinin unsurları ile İslâmiyet’in hükümlerini kaynaştırmaya çalışırlar. Bu şair ve yazarlar çok yönlü ediplerdir. Edebiyatın her türünde eserler vermeye, Fransız edebiyatının bütün türlerini Türkçeye aktarmaya çalışmışlar, bu konuda öncü olmuşlardır.
Edebiyat yoluyla milleti yükseltmeye çalışan bu şair ve yazarlar, sanattan çok fikir ve ülkü peşindedirler. Hayatları mücadele içinde geçmiş, en büyük silahlan da kalemleri olmuştur.

Tanzimat edebiyatının ikinci dönemi (1876 – 1898) ise II. Abdülhamid devrinin sosyal şartlan sebebiyle biraz daha farklı bir karakter gösterir. Bu dönemde edebiyat “sosyal fayda” aracı olmaktan çıkar; şair ve yazarlar “sanat için sanat” ilkesini benimserler. Sanatçılar toplumcu olmaktan çok ferdiyetçidirler. Sosyal problemlerden çok ferd olarak insanı ve onun problemlerini dile getirmeye çalışırlar. Yeni duyuş ve mecazlar peşinde koşan sanatçılar, dildeki sadeleşmenin duraklamasına da yol açarlar. Bu dil Servet-i Fünûn dönemi sanatçılarının elinde daha da ağırlaşacaktır.

Tanzimat Şair ve Yazarlarının Ortak Özellikleri

1-Hepsi batıcı ilim ve fen taraflısı gelişmeyi isteyen aydınlardır. Yurdu gerilikten kurtarmak isterken Türk halkının manevi değerlerine de bağlı görünürler. Hepsi dindardır. Din hükümleri ile medeniyeti karıştırmaya çalışırlar.

2-Hemen hepsi Fransız kültürüyle yetişmişleridir. Batı dendiği zaman onlar için ilk akla gelen Fransa’dır.

3-Genellikle bütün Tanzimat edebiyatı sanatçıları Fransızca’yı mektep medrese görmeden öğrenmişlerdir. Bu yönleriyle onlar didaktik sanatçılardır.

4-Tanzimat sanatçılarının hemen hepsi yüksek makam (paşa, vali vb.) sahibi devlet memurlarıdır.   İç ve dış siyaseti çok iyi bilirler.

5-Sanattan çok ülkü ve fikir peşinde koşmuşlardır. Her türlü haksızlığa ve zulme karşı savaş açmışlardır.

6-Toplumumuzda o güne kadar kullanılmayan  birtakım kavramları (hak, adalet, meşrutiyet, eşitlik, reisicumhur) kullanmaya başlamışlardır.

7-Divan edebiyatıyla yetiştikleri için divan edebiyatının iyi ve kötü yanlarını çok iyi bilirler; Divan edebiyatına sırt çevirirken sırtlarını halka dayarlar ve güçlerini halktan alırlar.

8-Batıdan aldıkları türlerin sadece bir tanesiyle uğraşmakla yetinmezler. Hemen hemen bütün türlerde eser verirler.

9-Tanzimat sanatçılarının hemen hepsi çok yönlü kişilerdir. Edebiyatçı, devlet memuru, siyasetçi ve mücadele adamıdırlar.

Tanzimat Edebiyatının Amacı

1-Eski edebiyatı yıkmak yerine sosyal hayatla geniş ölçüde ilgili yeni ve inkılapçı bir edebiyat getirmek.

2-Halka halk diliyle hitap ederek yeni edebiyatı ve yeni fikirleri çok büyük sosyal ve siyasi buhran içerisinde bulunan millete geniş ölçüde tanıtmak.

3- Millet, vatan, hürriyet, eşitlik, adalet, fikir, meşrutiyet rejimi gibi kavramları tanıtarak bunları yeniden kurmak.

Tanzimat Edebiyatının Birinci Döneminin Özellikleri:

1-‘’Sanat toplum içindir.’’ görüşü benimsenmiştir ve bu doğrultuda eserler verilmiştir.

2-Dilde sadeleşmeyi, ölçüde heceyi savundular; ama uygulamadılar.

3-Fransız edebiyatından etkilendiler. (veremli olma, hastalıklı oluş, duygusallık)

4-Divan edebiyatını eleştirdiler. Halk edebiyatını savundular; ama uygulamadılar.

5-Şiirde güzellik değil içerik ön plana çıkmıştır.
6-Edebiyatı fikirlerini aktarmak için bir araç olarak görürler.

7-Önceki şiirimizde bulunmayan vatan, millet, hak, hukuk, hürriyet ve meşrutiyet gibi kavramları şiire taşımışlardır.

8-Eski nazım şekilleriyle yeni kavram ve duyguları işlemişlerdir.

9-Tiyatro, roman, hikaye, makale ve eleştiri gibi yazı türleri bu dönemde edebiyatımıza girmiştir.

10-Batılı anlamda ilk eserler bu dönemde verilmeye başlanmıştır.

11-Bu dönem sanatçıları, edebiyatın yanında siyasetle de ilgilenmiştir.

12- Klasisizm ve Romantizmden etkilenmişlerdir.

Bu Dönem Romanının Özellikleri:

1-Roman tekniği bakımından zayıftır.

2-Uzun tasvirlere ve beklenmedik tesadüflere yer verilir.

3-Zaman zaman romanın akışı durdurularak okuyucuya bilgi verilir.

4-Romanlarda, cariyelik kurumunun kötülüğü ve yanlış batılılaşma işlenmiştir.

5-Kişiler tek yanlı ele alınır, iyiler ödüllendirilir ve kötüler cezalandırılır.

6-Konular günlük hayattan ve tarihten alınır.

Etiketler:

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Şu Sayfamız Çok Beğenildi
İNTİBAH