Muallim Naci
MUALLİM NÂCI (1850- 11 Nisan 1893)
Muallim Naci’nin asıl adı Ömer’dir. İstanbul’da doğdu, ilköğrenimine İstanbul’da başladı. Babası ölünce Varna’da bulunan dayısının yanına gitti. Eğitimine orada devam etti. Kendisini yetiştirdi. Varna’da hafız, hattat ve muallim olarak çalıştı. Sait Paşa çalışkanlığını takdir ederek kâtip olarak yanına aldı. Onunla birlikte ülkenin çeşitli şehirlerinde memuriyetlerde bulundu. 1883 yılında İstanbul’a döndü. Ahmet Midhat Efendi‘nin kızıyla evlendi.
Tercüman-ı Hakikat‘te yayınlanan yazılarıyla kendisini edebî çevreye kabul ettirdi. Arapça ve Farsça bilen Naci. bu yıllarda Fransızcasım ilerletti. Dîvan tarzında şiirler yazarak bu tarzı devam ettirmek isteyenleri teşvik etti. Çeşitli gazeteler çıkardı. Çeşitli okullarda edebiyat hocalığı yaptı. Sultan 2. Abdülhamid‘in takdirlerini kazandı. 1893’de kalp sektesinden öldü.
Muallim Naci, Tanzimat’tan sonra yenileşen Türk edebiyatına tamamen kapalı değildir. Tanzimat II. kuşağı arasında, edebî zevk ve şiir anlayışı bakımından eskinin savunucusu olarak kabul edildi. Ancak o, Tanzimat’tan sonra edebiyatımıza giren yeni türleri benimsemiş bir sanatçıdır. Gazetenin önemini anlamış ve bu mesleğe gönül vermiştir. Fransızca’dan şiirler tercüme etti. Tiyatro eseri yazdı. Tenkit türünde örnekler verdi. Ayrıca, dil konusuna da önem verdi, sade yazmaya çaba gösterdi.
Muallim Naci, yazdığı bu türler içinde en çok şiire ilgi duydu. Divan tarzını benimsemesi ve önderlik etmesi en çok tenkit edilen yanı olmuştur. İlk şiirleri yeni şiir tarzındadır. Daha sonra yazdığı şiirlerde ise eski şiirin hayal unsurlarını kullandı. Hayattan kaçış, bedbin ve karamsar ruh hali şiirlerinin temel vasfı oldu. Şiirlerindeki başarısı aruzu ustalıkla kullanması ve sade bir üslûpla yazmasındadır.
Muallim Naci, edebî tenkit türünde yazdığı yazılarla da edebî çevrede isim yapmış bir sanatçıdır. Gazeteyi, edebiyat için bir vasıta görmüş, yeni yetişen gençleri teşvik etmiştir. Özellikle Recaîzâde Mahmut Ekrem ile girdiği edebî münakaşalar büyük yankı uyandırdı. R. Mahmut Ekrem’in “III. Zemzeme” mukaddimesiyle “Takdir-i Elhâıv‘da kendisini eleştirmesine, Naci, “Saadet” gazetesinde yayınladığı seri makalelerle cevap verdi. R Mahmut Ekrem hükümete başvurarak bu yazıları durdurdu.
Tenkidlerini yenilik taraftarlarının dil ve üslûp anlayışlarına yönelti. Yenilikten çok aşırı batılılaşmaya karşı çıktı; eski edebî zevkin ortadan kaldırılması yerine, zamanın şartlarına göre değiştirilmesini savundu. Devrinde büyük bir okuyucu kitlesine seslenmiş, edebî bir otorite kabul edilmiştir.
M. Naci’nin şiir, tenkit, dil ve edebiyat tarihi, tiyatro, mektup ve tercümelerden meydana gelen elliye yakın eseri vardır.
Özetlemek Gerekirse:
1- Eski edebiyat ile yeni edebiyat arasındaki mücadelede eski edebiyat taraftarlarının lideri durumundadır. Yeni edebiyatı savunan Recaizade Mahmut ile anlaşamaz. ‘’Kafiye göz içindir.’’ fikrini savunur. Muallim Naci, Malumat; Recaizade de Servet-i Fünun adlı dergide görüşlerini açıklamışlardır. Bu tartışmanın neticesinde Recaizade’nin etrafında Servet-i Fünuncular toplanmıştır ve Servet-i Fünun edebiyatını oluşturmuşlardır.
2-‘’Köylü Kızların Şarkısı’’ adlı şiiri edebiyatımızdaki ilk köy şiiridir.
3- Eski edebiyatı savunmasına rağmen oldukça sade bir dili vardır. Tanzimat edebiyatında en sade ve en kusursuz nesir onundur. Dili başarıyla kullanır.
Âteşpâre (1883), Şerare (1884), Fürûzân (1886), Sünbüle-Ömer’in Çocukluğu (1890) şiir kitaplarından bazılarıdır. Yazmış Bulundum (1884). Muallim (1886). Demdeme (1886), Müdâfaanâme (1886). Istılahat-ı Edebiye (1890) yazarın çeşitli gazetelerde yayınlanan ve dil ve edebi tenkitlerini toplayan bazı kitaplarıdır. Lügat-ı Naci (1891) adında bir de sözlük çalışması bulunan M. Naci’nin tercümeleriyle mektup türünde eserleri de bulunmaktadır.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.