Şiirin İşlevi – Metin Altıok (Deneme Örneği)
Acaba neye yarar şiir? Bugüne kadar kimsenin avlayamadığı, ele avuca sığmaz o Anka kuşu neye yarar? Yoksa o sadece kendisine yönelik bir yaratımı dır da var oluşundan başka bir amaç taşımaz mı? Şiirin neye yaradığını açıklamak için pekâlâ iyi bir çıkış noktası olabilir bu soru. Şiirin amacının sadece şiir olduğunu öne sürerek belki bir çıkış noktası bulabilir ve bu karmaşık konudan sıyırabiliriz kendimizi. Ama bu, acaba inandırıcı olur mu?
Şiiri kendisine yönelik bir amaca bağlamak, şiirin amacı şiir olmaktır demek, onun varlığıyla çelişen bir kısırdöngü yaratmak demektir. Bu, şiiri bir mendil gibi kendi üstüne katlamak anlamına gelir ki böyle bir görüş inandırıcı ve doyurucu olmaktan uzaktır. Çünkü yeryüzünde hiçbir olgu kendi kendine, kendisiyle belirlenmiş değildir. Her var olan -varlığın bütünlüğü gereği- diğer var olanlarla çok yönlü ilişkiler içinde olur; bunlar, zorunlu olarak birbirlerini etkiler. Bu, doğanın yasası olduğu gibi düşüncenin de yasasıdır. Şiirin kendi kendini belirlemesi, kendini amaçlaması, şairle şiir arasında bir kapalı devre yaratılmasını doğurur. Böyle bir sonucunsa mantıkla açıklanabilir bir yanı yoktur. Öyleyse şunu açıklıkla söyleyebiliriz ki her beşeri ürün gibi şiir de insana yönelir ve insan için var olur, bireyleri kendi duygu dünyasında buluşturup birleştirerek toplumsal bir işlev kazanır.
Şiir, dil içinde bir sözcük serüvenidir. Bu serüven aynı zamanda kuşaklar boyu bir arada yaşanılmış uzun bir geçmişin saflaştırılmış ve damıtılmış özünü içerir. Çünkü dil, bir kültür taşıyıcısıdır ve şair kullandığı dilin kültürüne sıkı sıkıya bağlıdır. Şair bu kültürü özümleyip önce bir dil, sonra da bir şiir serüvenine dönüştürür. Şairin dil içindeki bu sözcük serüveni, bize yaşanılmış geçmişin duygu birikimini verir.
İnsanın duygu dünyası, yaşam içinde kurulup zenginleşir. Onun çeşitli olaylar karşısındaki iç devinimi bir duygu çentiği olarak belleğinde silinmez izler bırakır. İşte bu çentikler çoğaldıkça insan yavaş yavaş duygusal bir yapı kazanır. Bu duygusal yapıda duygular kendilerine gittikçe belirginleşen yerler edinerek çeşitlenirler. Ama bir insan ömrü nedir ki? Bir insan, duygu dünyasını ortalama altmış yılda ne kadar zenginleştirebilir ki? İnsan kendi bireysel yaşamından ve deneyimlerinden kalkarak duygu dünyasını bütünüyle çeşitlendiremez. İnsana, yaşanılmış gerçeğin duygu birikimini veren, onu bu birikimin mirasçısı yapan, şiirdir. Çünkü şairin, dil içinde açtığı büyülü çiçek; kokusuyla, rengiyle bu birikimi taşır ve insana aktarır. Her iyi şiirin yeşerdiği toprak, tarihsel süreç içerisinde birbirine eklenerek bütünleşen insan yaşamıdır. Şair, kendi duygularını bu konum içinde dışa vurur. Böylece duygularına evrensel bir boyut kazandırır. Bu, şairin geçmişi olduğu kadar geleceği de kucakladığını gösterir.
Şimdi yine başa dönelim ve soralım, neye yarar şiir? Görüldüğü gibi soru artık baştaki kadar zor ve çetrefil görünmemektedir. Şiir, insanların duygu dünyaları arasında bağ kurarak bu öznel dünyaların ortak bir duygu dünyasında birleştirilmesine yarar. Şiir, insanın, sınırlı yaşam boyutlarını aşarak yücelmesine ve enginleşmesine yarar. Şiir, insanın hayatla olan tarihsel savaşımının ürünü olan duygu birikimine sahip çıkmasına yarar. Şiir, insan soyunun evrensel tınısı olarak kişinin her türlü yabancılaşmadan kurtulmasına yarar. Şiir, insanın kötülüklerden arınmasına yarar ve son olarak şunu söyleyeyim ki şiir insanları sevmeye yarar.
(Metin Altıok, Şiirin İlk Atlası)
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.