Deneme
Deneme; olay, olgu, durum, varlık ve kavramlarla ilgili özgün düşüncelerin; inandırıcı, öğretici ve düşündürücü bir bakış açısıyla dile getirilmesine olanak sağlaya’n metin türüdür.
Denemeci zevk vererek okuyucuyu düşünmeye yöneltmeyi, gerçek hayatın pratikleriyle birey arasındaki ilişkiyi ortaya koymayı amaçlar. Kültür alanındaki değişme ve gelişmelerle birlikte insanın nasıl zenginleştiğini ifade etmeye çalışır. İnsanın birey olarak zaman ve toplum karşısındaki tavrını, felsefeye özgü bir ciddiyetle dile getirir. Yazısında bilimsel metinlere özgü kesin ifadelerin yer almamasına özen gösterir.
Deneme; ufuk açıcı nitelikleri ağır basan, gücünü yazarının birikiminden ve içtenliğinden alan bir metin türüdür.
Denemede, doğrudan ya da dolaylı olarak insanla ilişkili olmak koşuluyla her tür konu (insan gerçeği, toplum, siyaset, din, dil, edebiyat, kültür, sanat, felsefe, ekonomi, eğitim, günlük yaşam vb.) ele alınabilir.
Denemeler, konuları ve yazılış amaçları dikkate alınarak şöyle gruplandırılabilir:
- Kişisel duyarlılıkları konu alan denemeler
- Öğretici ve eleştirel denemeler
- Sosyal ve felsefi konularda bireysel düşünceyi ifade eden denemeler
Denemeci; olay, olgu, durum ve varlıklara sıradan insanların baktığından farklı bakar. Farklı baktığı için de farklı şeyleri görür ve dile getirir. Günlük hayatın koşturmacası içinde modern yaşam biçimlerini sürdüren, alışkanlıklarının ve toplumsal değer yargılarının ürettiği kalıplaşmış düşüncelerin sınırları içinde yaşamak zorunda kalan insanoğluna, soluk alabileceği yeni bir düşünce penceresi açar. Ona bir bakıma “Hayata, alışkanlıklarına, doğru bildiklerine bir de bu pencereden bakmayı dene! Bu pencereden baktığında bugüne dek farkına varamadığın ayrıntıları, dikkat etmediğin hususları, güzellikleri, insana özgü olağanüstülükleri göreceksin!” der. Okuyucu da başarılı bir denemecinin yazdığı böyle bir metni okuduktan sonra “Bu konuda hiç böyle düşünememiştim; çevreme, hayata, insanlara bu bakış açısıyla hiç yaklaşmamıştım.” der.
Deneme yazarı; eleştirel bakış açısına sahiptir, sorgulayıcıdır. Yazdığı metinler aracılığıyla insanın, düşünsel anlamda çaresizliğe düşmesinin söz konusu olamayacağını; her konuda yeni ve özgün düşünceler üretebileceğini; yerleşik düşüncelerin, kalıplaşmış yargıların dışına çıkılabileceğini, insanın bu düşüncelerin ve yargıların mahkûmu olmadığını ortaya koyabilen kişidir. Denemeci herhangi bir konu ya da sorunla ilgili olarak ileri sürülen “Bu konuda söylenebilecek her şey söylenmiştir.” yargısının, insan gerçeğine ters düştüğüne inanır. İnsanın düşünen, sorgulayan, çözüm üreten bir varlık olduğunu bilir ve yazdığı metinler aracılığıyla bu düşüncesini somutlaştırır. Bu anlamda deneme yazarı, ele aldığı konuyla ilgili olarak “Bu konuda söylenecek her şey söylenmemiştir; bakın ben sizin, başkalarının ve benden öncekilerin söylediklerinden farklı şeyler söyleyebiliyorum!” diyebilen ve yarattığı metinlerle bunu kanıtlayabilen kişidir.
Denemeci, okuyarak ve gözlemleyerek edindiği bilgileri, tecrübeleriyle özgün bir senteze ulaştırarak metne aktarır. Bu sentezi yapabilmek, yazarın özgünlüğe adım atabilmesinin temel koşuludur.
Denemecinin; düşünce ufkunun açık, duygularının yücelmiş, kültür alanına özgü bilgi birikiminin yeterli olması gerekir. Denemeci, kendi doğrularının dışında da doğrular olabileceğini kabul edebilecek engin bir hoşgörüye sahip olmalıdır. Başarılı bir deneme yazarı olabilmek için bir nitelik daha gereklidir: Dili doğru ve güzel kullanabilmek.
Bir kişi, özgün düşüncelere sahip olabilir, her konuda farklı ve kendi içinde tutarlı görüşler ileri sürebilir. Ama o kişi, dili doğru ve güzel kullanamıyorsa, onun ürettiği metinlere deneme denemez. Dilin doğru, özellikle de güzel kullanılması; denemeyi, öğretici metinler içinde ayrıcalıklı kılan, bir bakıma denemeyi edebî metinlere yaklaştıran en önemli özelliktir. Deneme metinleri, okuyuculara edebî metinleri okurken hissettikleri estetik heyecanlara benzer bir zevk verir. Denemede bilimsel yazılardaki nesnellik, kuruluk ve şematiklik bulunmaz. Düşünceler; yalın, duru, akıcı, açık, içten ve öznel bir anlatımla yazıya aktarılır.
Deneme; felsefi, sosyolojik, ilmî, tarihî tema ve olayların; duygu yönü olan rahat bir söyleyişle ele alındığı bir metin türüdür. Denemede içtenlik ve ciddiyet iç içedir. Hatırlanacağı üzere sohbetin en belirgin niteliği; dostlar, arkadaşlar arasında konuşulabilecek konuların yine dostlar ve arkadaşlar arasındaki sohbetlerin sıcaklığı ve içtenliği ile yazıya aktarılmasıydı. Denemede de içtenlik vardır. Ama bu içtenlik sohbetteki içtenlikten farklı olarak düşünce yüklüdür.
Ciddiyet, düşünsel yönü ağır basan yazıların en önemli anlatım özelliğidir. Bilimsel yazılarda ve makalelerde kesin yargılara ulaşmayı amaçlayan, çoğunlukla bilimsel kanıtlama yöntemlerine dayanan bir ciddiyet vardır. Denemede bu tür bir ciddiyetten söz edilemez. Denemede bu tür bir ciddiyetin bulunmaması, deneme yazarının, metnini düşünsel yönden sağlam temeller üzerine oturtmayacağı anlamına gelmez. Elbette bütün düşünce yazılarında olduğu gibi denemede de yazar, düşüncelerini sağlam temeller üzerine oturtmak isteyecektir. Ama denemeci bu isteğini gerçekleştirirken bir makale yazarı gibi davranmaz. “Benim söylediklerim kesin doğrudur, bakın şu bilgiler, şu kanıtlar, benim doğru düşündüğümün ispatıdır; ben sadece bir düşünceyi ileri sürmekle kalmıyor, aynı zamanda bu düşünceyi ispatlıyorum.” demez; ciddiyeti, bu şekilde algılamaz. O; kesin yargılara ulaşmayı ve nesnelliği, bilgi üretmede temel çıkış noktası kabul eden bir bilim adamından farklı olarak olaylara, durumlara ve varlıklara bir bilge, bir düşünce adamı, bir entelektüel, bir sanat adamı duyarlığı, ciddiyeti ve bakış açısıyla yaklaşır. Düşüncelerini sağlam temellere dayandırırken mantıktan, zekâdan, kültürden, tecrübelerden, insanlığın ortak birikimlerinden, hoşgörüden, insanın çözüm üretme gücünden kısaca insanın kendisinden, insana özgü gerçekliklerden hareket eder.
Deneme yazarı, kimi zaman bir fıkra yazarı gibi güncel bir olaya ya da soruna değinir. Ama güncel bir olaya değinirken bile bunu daha evrensel bir konuyla ilgili görüşlerini okuyuculara aktarmak için bir araç olarak kullanır. Yazısını sadece bir günlük ömrü olan bir fıkra olmaktan kurtararak evrensele ulaşan, kalıcılık niteliği taşıyan bir metne dönüştürmeyi başarır.
Deneme yazarı, kimi zaman eleştiri metinlerinde olduğu gibi yazısında herhangi bir sanat eseriyle ilgili görüşlerini de belirtebilir. Ama ele aldığı eserle ilgili görüşlerini belirtirken belli bir eleştiri kuramına bağlı kalmaz çoğunlukla. Öznel bir bakış açısıyla, eserin, kendisi üzerinde bıraktığı izlenimleri herhangi bir ispata gerek duymadan dile getirmeyi tercih eder. Bir anlamda “Bence bu, şöyle bir eser. Ben, bu eserle ilgili olarak böyle düşünüyorum. Bir başkası bu konuda daha farklı düşünebilir. Bu, benim şahsi görüşümdür.” der.
Denemelerde dil daha çok heyecana bağlı ve göndergesel işlevlerde, bazen de dil ötesi ve şiirsel işlevlerde kullanılır. Deneme metinlerinde açıklayıcı, yer yer de kanıtlayıcı, lirik ve söyleşmeye bağlı anlatımdan, bazen de düşsel anlatımdan yararlanılır.
Buraya kadar anlattıklarımızdan şöyle bir sonuç çıkarabiliriz: Deneme, sohbete göre daha ciddi, makaleye göre daha içten bir metin türüdür. Denemede doğrudan ya da dolaylı olarak insanla ilişkili olan her konu ele alınabilir. Bu konular, bayağılaşma noktasına inmeyen bir içtenlikle ve kişisel bir bakış açısıyla ele alınır. Yazar, ele aldığı konuyla ilgili kesin hükümlere ulaşmak, düşüncelerini bilimsel yollarla ispatlamak zorunda değildir. Onun amacı, kültürel ve entelektüel birikiminden yola çıkarak bütün bir insanlık ailesine seslenebilmek, ele aldığı konuyla ilgili özgün düşünceler üretebilmektir. Denemede bilimsel terimlerin ve felsefî kavramların ağırlığından uzak, halkın genelinin olmasa bile önemli bir kesiminin anlayabileceği bir dil kullanılır. Bu yönüyle deneme, rahat okunan ve anlaşılabilen, çoğu zaman okuyucunun duygu dünyasına da seslenen bir düşünce yazısı türüdür.
DENEMENİN TARİHSEL GELİŞİMİ
Fransız yazar Montaigne‘nin Türkçeye Denemeler ismiyle çevrilen Essais (1580) isimli eserinin, deneme türünde yazılmış ilk eser olduğu kabul edilmektedir. Kilisenin; düşünce, bilgi ve sanat üretimini belirli sınırlar içinde tutmak istemesine karşı çıkan Montaigne’in denemeleri, herhangi bir dine, kitaba, kanuna, toplum .kuralına, geleneğe vb.ne bağlı kalınma zorunluluğu hissedilmeden ortaya konulmuş özgür düşünce metinleridir.
Montaigne‘den sonra bu türde kitabı yayımlanmış ikinci önemli kişi İngiliz yazar Francis Bacon‘dır. Denemelerini topladığı Essays isimli eserini 1597’de yayımlayan Bacon, geleneksel Hristiyan ahlâkı ile makyavelist tutumun ortasında, uzlaşmacı bir ahlâk yapısını savunmuş; eserinde gençlik, dostluk, kıskançlık, zenginlik, diyalog, siyaset gibi birçok konuda farklı görüşler dile getirmiştir.
Batı edebiyatında denemeleri ile ön plana çıkan diğer önemli yazarlar şunlardır. Nicholas Breton, Alain ismiyle de tanınan Emile-Auguste Chartier, Andre Gide, Thomas Stearns Eliot, Albert Camus, Rabener, Sturz, Lessing, Herder, Lichtenberg, Schiller, Goethe, Voltaire, Paul Valery, Simone de Beauvoir, Ralph Waldo Emerson, Charles Morgan, Joseph Addison, Ber-trand Russel, D. Herbert Lavvrence, Aldoux Huxley.
Türk edebiyatında modern anlamda deneme metinleri, 20. yüzyılda oluşturulmaya başlanmıştır. Bu dönem öncesi metinler bugün anladığımız şekliyle birer deneme sayılmasa da dil, anlatım ve yaklaşım bakımından denemeye zemin oluşturan metinler olarak değerlendirilebilir. Bu tür metinler üç başlık altında incelenebilir:
1. Münşeat mecmualarında yer alan öğretici metinler
2. Bilim adamı ya da felsefeci yönü ağır basan Kâtip Çelebi gibi yazarların kitaplarında yer alan bazı metinler
3. Tercümân-ı Ahvâl’in yayımlanmasından itibaren gazetelerde yer almaya başlayan bazı metinlerle sonraki zamanlarda daha çok musahabe üst başlığı altında kaleme alınan sohbet-deneme karışımı metinler
Türk edebiyatında 20. yüzyılın başlarından günümüze dek deneme türünde yazılmış metinlerden oluşan binlerce eser yayımlanmıştır.
Bunlar, genellikle değişik zamanlarda çeşitli gazete ve dergilerde yayımlanmış yazıların bir araya getirilip kitaplaştjrılmasıyla oluşturulmuştur. Denemelerini bu şekilde kitaplaştıran yüzlerce yazar arasından isimleri ön plana çıkanların bir kısmını şöyle sıralayabiliriz: Adalet Ağaoğ-lu, Ali Ayçil, Ali Çolak, Ali Göçer, Ali Günvar, Ali Ural, Ahmet Altan, Ahmet Cemal, Ahmet Hamdi Tanpınar, Ahmet Haşim, Ahmet İnam, Ahmet Rasim, Ahmet Turan Alkan, Akşit Göktürk, Arif Ay, Atilla Birkiye, Azra Erhat, Bedri Rahmi Eyuboğlu, Berke Vardar, Beşir Ay-vazoğlu, Cemal Süreya, Cemil Meriç, Cevdet Kudret, Doğan Hızlan, Duygu Asena, Ebubekir Eroğlu, Elif Şafak, Emin Özdemir, Enis Batur, Falih Rıfkı Atay, Fethi Naci, Ferit Edgü, Gülay Atasoy, Gündüz Vassaf, Hilmi Yavuz, Hüsrev Hatemî, ilhan Selçuk, İskender Pala, İsmail Berduk Olgaçay, ismet Kemal Karadayı, İsmet Özel, İzzet Melih, Malik Aksel, Mehmet Akif İnan, Mehmet Çınarlı, Mehmet H. Doğan, Mehmet Kaplan, Mehmet Salihoğlu, Melih Cevdet Anday, Metin Karabaşoğ-lu, Muhsin Macit, Murat Belge, Murat Kapkıner, Mustafa Kutlu, Mustafa Miyasoğlu, Mustafa Özçelik, Necip Fazıl Kısakürek, Nermi Uygur, Nevzat Kösoğlu, Nihad Sami Banarlı, Nihat Genç, Nurettin Topçu, Nuri Pak-dil, Nurullah Ataç, Oktay Akbal, Orhan Burian, Ömer Lekesiz, Ömer Madra, Peyami Safa, Rasim Özdenören, Refik Halit Karay, Ruşen Eşref Ünaydın, Sabahattin Eyuboğlu, Sabahattin Kudret Aksal, Sadık Yalsızuçanlar, Salah Birsel, Sefa Saygılı, Selâhattin Batu, Selim İleri, Sezai Karakoç, Sıtkı M. Erinç, Suna Tanaltay, Suut Kemal Yetkin, Şaban Döğen, Tahsin Banguoğlu, Tahsin Yücel, Uğur Kökden, Vedat Günyol, Vedat Nedim Tör, Yahya Kemal Beyatlı, Yakup Kadri Ka-raosmanoğlu, Yavuz Bahadıroğlu, Yusuf Çotuksöken.
Denemenin ülkemizde bilinir ve benimsenir bir tür olmasında, iki isim ön plana çıkmıştır: Nurullah Ataç ve Salah Birsel. Deneme, sohbet ve eleştirilerini “Günlerin Getirdiği”, “Karalama Defteri”, “Sözden Söze”, “Diyelim”, “Söz Arasında”, “Okuruma Mektuplar” gibi eserlerinde bir araya toplayan Nurullah Ataç; yazılarının merkezine denemenin en önemli niteliklerinden olan kültüre, bilgiye ve birikime dayalı öznelliği yerleştirmiş; yazılarını genellikle bir arkadaşıyla konuşur gibi kaleme almış, yazı dilini konuşma diline yaklaştırmak için yazılarında devrik cümlelere sıkça yer vermiştir.
Sanat, edebiyat, kültür, tarih vb. alanlarda zengin bir bilgi birikimine sahip olan Salah Birsel, bu birikimini keyifli, içtenlikle yoğrulmuş deneme metinleri oluşturnuştur. Gülmece öğesini sıkça kullanan, kimi zaman ronik bir anlatımı benimseyen Birsel, gerek bu özelliği gerekse yerleşik dildeki kelimeleri ve kelime gruplarını farklı bağlamlarda kullanarak alışılagelmiş ifade kalıplarının dışına çıkmasıyla Türk edebiyatında kendine özgü bir deneme dili yaratmıştır. Salah Birsel’in denemelerini şöyle sıralayabiliriz: Kendimle Konuşmalar, Kahvele Kitabı, Ah Beyoğlu Vah Beyoğlu, Boğaziçi Şıngır Mm gır, Sergüzeşt-i Nono Bey ve Elmas Boğaziçi, Kurutul muş Felsefe Bahçesi, Yapıştırma Bıyık, Şiir ve Cina yet, Halley Kimi Kurtarır, Şişedeki Zenci, Asansör, Ke diler Gece Mavisi.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.