1940 Sonrası Türk Edebiyatında Hikaye Ve Roman
1940 sonrası şiirinde olduğu gibi, hikâye ve romanda da değişmeler, iddialar, denemeler görülür. 1930 – 40 yıllarında ilk örnekleri görülen “toplumsal gerçekçilik” akımı 40 sonrasında yeni muhtevalarla daha da yaygınlaşarak devam eder. Türkiye’nin sanayileşme konusunda gösterdiği gelişmeler ve çoğulcu demokrasinin benimsenmesiyle, memleket meselelerine maddeci bir bakışla eğilen yazarlann sayısı artar. Köyden ve İstanbul dışından gelen yazarlar, içinden çıktıkları ortamı, şehirleşme ve sanayileşme sürecindeki köylüleri hazır sosyoloji ve ideoloji modellerine göre görür ve tasvir ederler. Bu dönemde bu anlayışla yazılan yüzlerce eser ortaya çıkar.Toplumsal gerçekçilik, gerçekçi (realist) akımdan farklıdır. Realizmde yazar gördüklerini tarafsız bir gözle sunarken, toplumsal gerçekçilikte tarafsızlık sözkonusu değildir. Yazarlar sosyalist-marksist ideolojiyi eserlerinde yansıtmaya çaba gösterirler. Önceleri hikâye yazarken daha sonraları ağırlığı romana veren Orhan Kemal, Kemal Tahir, Kemal Bilbaşar, Samim Kocagöz, Yaşar Kemal, îlhan Tarus, Cevdet Kudret, Fakir Baykurt, Talip Apaydın, Mehmet Başaran vb. sosyal gerçekçilik anlayışına bağlı yazarlardır.
Bu dönemde ferdiyetçiliğe ve insanların ruhî durumlarına ağırlık veren hikâye yazarları da vardır. Samet Ağaoğlu, Tarık Buğra, Oktay Akbal, Ziya Osman Saba, Sabahattin Kudret Aksal, Necati Cumah vb. bu tarz hikâye yazaılarıdır. Bu yazarlardan bazıları şiir, roman ve tiyatro dalında eserler de verdiler.1940 – 50 döneminin en renkli ve çağına tesir etmiş hikayecisi Sait Faik Abasıyanık‘tır. Türkiye’deki hümanist akımın temsilcisi olan Sait Faik, ferdî bir anlatımı geliştirir, hikâyelerinde insan sevgisini dile getirir. Yine bu dönemde Haldun Taner ile Aziz Nesin sosyal tenkidi rtıizahî bir yaklaşımla hikâyeye uygularlar.1950’den sonra şiir sahasında kendini gösteren yenilik teşebbüsleri hikâye ve roman sahasına da sıçrar. Gerçeküstücü – Varoluşçu akımların Batı romanında görülen örneklerinin Türkçeye uygulanmaya çalışıldığı görülür. Vüs’at O. Bener, Nezihe Meriç, Bilge Karasu, Yusuf Atılgan, Onat Kutlar vb. şuuraltına inmeye çalışan modern hikâye örnekleri verirler. Leyla Erbil, Demirtaş Ceyhun, Tank Dursun K. bu dönemin diğer hikaye yazarlarıdır.Son dönemlerde ise Firuzan, Tomris Uyar, Sevgi Soysal, Adalet Ağaoğlu gibi bazı kadın yazarlar kendi cinslerinin meseleleri ile toplum meselelerini ele alan hikâye ve romanlar yazmaktadırlar. Selim îleri ve Orhan Pamuk son dönem hikaye ve romancılarımız arasında sivrilen isimlerdir.
Son dönem hikayeci ve romancılarımız arasında maddeci dünya görüşünün karşısında, memleket meselelerine millî değerlerimiz ve geleneklerimize bağlı kalarak çözüm arayanlarla îslâmî görüşü telkin etmek için yazan yazarlar da yer almaktadır. Bunların zaman zaman Türkiye sınırlarının dışına çıktıkları veya tarihî olayları zemin olarak kullandıkları görülür. Mustafa Necati Sepetçioğlu, Tarık Buğra, Sevinç Çokum, Şevket Bulut, Emine Işınsu, Rasim Özdenören, Mustafa Kutlu, Hekimoğlu ismail, vb. bu tarzda yazan hikâye ve romancılarımızdır.Son dönem hikâye ve roman yazarları, çeşitli dünya görüşleri çerçevesinde eserler vermeye devam etmektedirler. Ancak bu yazarlann çoğunun eserlerinde bir karamsarlık ve kötümserliğin hakim olduğu görülmektedir. Para, cinsiyet, sürekli tatminsizlik, yalnızlık ve çevresinden memnun olmama temlerini ortaklaşa işlemektedirler. 40 sonrası hikâye ve romancılanmızın dünyanın ve ülkemizin içinde bulunduğu siyasî ve sosyal ortamdan etkilendikleri ve bunlan eserlerinde gizli veya açık aksettirdikleri görülmektedir.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.