1940 Yılına Kadar Milli Edebiyat Döneminde Hikaye Roman
Edebî bir tür olarak hikâye Türk edebiyatına Tanzimat’tan sonra girmiştir. Bir süre edebiyatçıların bir yan uğraşı olarak varlığını sürdüren hikâye türü, ilk defa Millî Edebiyat döneminde Ömer Seyfeddin tarafından ön plâna çıkarılır. Cumhuriyet dönemi edebiyatı içerisinde ise hikâyenin farklı bir yeri vardır artık. Yazarların müstakil bir tür olarak ele alıp eserler verdikleri hikâye, bu dönemde de “Millî Edebiyat” hareketi sırasında belirlenen ilkeleri takip eder. Bu dönemde özellikle küçük hikâye türü hem teknik açıdan, hem de dil açısından gelişme gösterir. Maupassant tarzı hikâye denilen ve serim, düğüm, çözüm planıyla yazılan hikâyeler göze çarpar. Ülke sorunları, toplumsal gerçekler, aile ilişkileri, geçim sıkıntıları, eğitim problemleri ve Millî Mücadele döneminin etkileri bu hikâyelerin en yaygın konularını oluşturur. Hikâyelerin dili sade, anlatımı ise konuşma diline yakın ve sanatsızdır. ilerleyen yıllar içinde köy ve kasaba insanlarının meseleleri ile tabiat da hikâyenin konuları içine girer.
Bu dönemin en ünlü hikâye yazarları şöyle sıralanabilir : Fahri Celâletlin Göktulga, Ercüment Ekrem Talu, Kenan Hulusi Koray, Memduh Şevket Esendal, Sadri Ertem, Nahit Sırrı Örik, Sabahattin Ali, Sait Faik Abasıyanık, Bekir Sıtkı Kunt vb.
Cumhuriyetin ilanıyla birlikte toplumda köktenci bir değişimin başlatıldığından söz etmiştik. Bu değişim ve yeniden yapılanma, aynı zamanda dönemin aydın zihniyetini temsil eden yazarlara da yansımıştır. Harf inkılabıyla okur yazar insan sayısının aniden sıfırlandığı ülkede, yazmaya devam etmek ve belli bir okur kitlesine ulaşmak önemli bir mesuliyet olarak görülmektedir.
Bu dönemde kimi yazarlar geçiş dönemlerin insan yaşayışlarını ele alan eserler verirler. Abdülhak Şinasi Hisar geçmiş günleri özlemle hatırlayan eserleri ile dikkat çeker. Ercüment Ekrem Talu, Hüseyin Rahmi Gürpınar, Refik Halit Karay, Midhat Cemal Kuntay vb. yazarlar ise gözlem ve intibalarıni kaleme alırlar.
Reşat Nuri Güntekin, Peyami Safa, Halide Edip Adıvar gibi yazarlar halka yönelerek içinde bulunduklan zamanı çeşidi yönleriyle ele alan romanlar yazarlar. Yakup Kadri Karaosmanoğlu Tanzimat‘tan başlayarak Cumhuriyet’in ilk yıllarına kadar değişen nesillerin ve geçmişte kalan Millî Mücadelenin romanlarını yazar. Ayrıca Memduh Şevket Esendal, Sabahattin Ali, Cevat Şakir Kabaağaçlı, Midhat Cemal Kuntay gibi yazarlar da gündemdeki sosyal değişikliklerle eskinin bir nevi karşılaştırması olan eserleri kaleme alırlar.
Bu dönem romanlarında ferdî konulardan sosyal konulara doğru bir geçiş görülür. Sosyal romanlar çerçevesi içinde köy ve kasaba hayatı burada yaşayan insanların çelişki ve çıkmazları ele alınmaya başlanır. Tarihî konular, Batılılaşma çabaları romanın konusu olmaya devam eder. Cumhuriyetin ilk yıllarında Muazzez Tahsin Berkant, Kerime Nadir, Mükenem Kamil Su ve benzeri yazarlar tarafından kaleme alman romantik aşk romanlan ise önemli bir okur kitlesi edinir. Edebiyat tarihi açısından fazla bir kalıcılığı olmayan bu romanlann halka okuma sevgisi ve alışkanlığı aşılaması bakımından çok önemli katkılan olmuştur.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.