Fecr-i Ati Edebiyatı
2- FECRİ ÂTÎ EDEBİYATI
Servet-i Fünûn topluluğunun dağıldığı 1901 tarihinden 1908 tarihine kadar olan dönemde, sanatçılar çalışmalara devam ederler; ancak Servet-i Fünûn dergisinde edebî çalışmalar yayınlanmaz. Dergi fennî konulardan ve aktüaliteden bahseden magazin dergisi olur. Bu dönemde yeni yetişen gençlerin yazdıkları Resimli Kitap, Âşîyân, Musavver, Şehbal, Hüsn ve Şiir, Rübab. Şiir ve Tefekkür. Çocuk Bahçesi adlı dergiler yayın hayatını sürdürmektedir. Ahmet Haşim, Enis Avni (Aka Gündüz), Ali Cânib, Mehmet Behçet (Yazar), Tahsin Nahit gibi gençler bu dergilerde yazılar yayınlarlar. Bu genç nesil 1908’den sonra Servet-i Fünûnculann karşısına çıkar. Bunların arasına Yakup Kadri (Karaosmanoğlu). Şehabeddin Süleyman, Cemil Süleyman. Köprülüzâde Mehmet Fuat, Müfid Râtib. Refik Halit (Karay) gibi gençler de katılır.
Çeşitli dergi ve gazetelerde yazan bu gençler, bir araya gelerek edebî çalışmalarını bir düzene koyma ihtiyacı duyarlar. Kendilerini kamuoyuna kabul ettirmek için bir araya gelmeye karar verirler. Aralarına Edebiyat-ı Cedide‘nin en genç üyeleri Celâl Sâhir, Faik Âli ve Ahmet Samim’i de alarak 20 Mart 1909’da “Hilâl” gazetesinin matbaasında ilk toplantılarını yaparlar. Bir edebî topluluk kurulmasına karar verilir. Bu topluluğa önce “Sinâ-yı Emel” (ideal Zirvesi) adı verilmesi teklif edilir. Daha sonra Faik Âli’nin teklif ettiği “Fecr-i Âtî” (Yarının Şafağı) ismi kabul edilir. Başkanlığına da Faik Âli seçilir. Bu topluluğun yayın organı olarak bir dergi çıkarma kararı alınır; ancak buna gerek kalmaz. “Servet-i Fünûn”, “Resimli Kitap”, “Şehbâl”, daha sonra çıkacak olan “Rübâb” dergileri bu şair ve yazarlara sayfalarını açarlar.
İlk toplantıdan bir yıl kadar sonra “Fecr-i Âtî Encümen-i Edebîsi” 24 Şubat 1910 tarihli Servet-i Fünûn‘da bir beyanname yayınlayarak kendisini kamuoyuna resmen tanıtır.
Bu beyanname, bir edebî topluluğun yayımladığı edebiyatımızdaki ilk beyannamedir. Oldukça etraflı hazırlanan beyanname ile kamuoyuna şu hususlar bildirilir :
Encümen, edebiyatı çok ciddiye almakta, onu hoş vakit geçirmek için bir vasıta olarak kabul etmemektedir. Bu inanışın edebiyatımızdaki ilk temsilcileri ise Servet-i Fünûnculardır.
Gerçekten, edebiyatın ciddi bir çaba olduğu hususunda Türk komuoyuna ilk rehberliği yapanlar onlardır. Bu ciddi çalışmalarına 1908’den sonra yeniden başlamaları beklenildiği halde, ne yazık ki ortada görünmemişlerdir. O halde, yaptıkları hizmet daima beğenilmekle beraber, artık onlara “geçmiş” gözü ile bakmak gerekir. Şimdilik Avrupa edebiyatındaki benzeri toplulukların küçük bir örneği olan Fecr-i Âtî ise, Türk edebiyatının geleceğini temsil etmektedir. Dilin, edebiyatın, edebî ve sosyal bilimlerin ilerlemesine dikkat etmek; genç istidatları bir araya toplamak; açık fikir münakaşaları ile kamuoyunu aydınlatmak; Batı’nın önemli edebiyat ve fikir eserlerini tercüme ettirmek, edebiyat ve fikir konulan üzerinde konferanslar düzenlemek; Batı’daki benzeri teşekküllerle sürekli irtibat kurmak onun gayeleri arasındadır. Üyelerinin eserleri Fecr-i Âtî Kütüphanesi adı altında yayımlanacaktır. Encümenin yayın organı Servet-i Fünûn dergisidir.
, Beyannamenin altında. Celâl Sahir (Reis), Ahmet Samım, Emin Bülent, Emin Lâmi, Tahsin Nâhid, Ahmet Hâşim, Cemil Süleyman, Hamdullah Suphi, Refik Halit, Şehabeddin Süleyman, Abdülhak Hayri, İzzet Melih, Yakup Kadri‘nin imzalan vardır.
Encümenin Servet-i Fünûncuları artık “geçmiş” kabul etmesi tepkilere yol açar. Polemikler bir süre devam eder. Fecr-i Âtî şair ve yazarları, Servet-i Fünûnculara karşı sert eleştirilerde bulunurlar. Ancak kendileri onlaırınkinden daha üstün eserler veremezler. Dil ve üslûplarındaki sun’ilik ve koyu ferdiyetçilikle Servet-i Fünûnculardan farklı olmadıkları konusunda “Genç Kalemler” dergisinin de hücumuna uğrarlar. Bunun üzerine Fecr-i Aticiler “Sanatın şahsî ve muhterem olduğunu ve üyelerinin ortak bir sanat anlayışına sahip olmadığını “ilân etmek zorunda kalırlar. Bu arada “Genç Kalemler”de başlayan sadeleşme hareketi, Millî Edebiyat akımını ortaya çıkarmıştır. Bu akıma mensup şair ve yazarlar, edebiyatın sosyal problemlere ilgisiz kalamayacağını savunurlar. Bu konuda Fecr-i Âtî‘ye sert eleştiriler yöneltirler.
Ali Canib, Hamdullah Suphi, Celâl Sahir “Genç Kalemler”in edebî görüşlerini benimseyerek bu derginin yazı kadrosuna katılırlar. 1992 yılı sonlarında grup dağılır. Üyelerinin bazıları ferdiyetçi sanat anlayışlarını devam ettirirler; bazdan da zamanla Millî Edebiyat akımına katılırlar. Böylece büyük sanat aşkıyla bir araya gelen gençlerin kurduğu bu topluluk, kuruluş beyannamelerindeki hedeflere ulaşamadan dört yıla yakın bir süreden sonra dağılır.
Fecr-i Atî hareketinin, gelişimi ve ortaya konulan eserlere bakıldığında bir edebî topluluktan ziyâde grup olarak kaldddarı görülür. Beyannameleri incelediğinde Servet-i Fünûn topluluğunun estetik ve sanat anlayışını benimsedikleri; edebiyatta yenilik yapmaktan ziyade. Batı edebiyatıyla daha yakın temas kurmak istedikleri anlaşılır. Ancak ülkenin içinde bulunduğu ağır şartlar: temsilcilerinin çok genç olması ve kendilerine yol gösteren birinin bulunmayışı başarılı olmalarını engellemiştir. “Sanat için sanat” anlayışına bağlı olmaları ve dil ve üslûpta Servet-i Fünûncuların anlayışını devam ettirmeleri, Servet-i Fünûn topluluğunun 1908’den sonraki devamı sayılmalanna yol açar.
Fecr-i Âtî dağıldıktan sonra grubun estetik anlayışına bağlı kalan ve güçlü eserler veren yalnız Ahmet Haşim olmuştur.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.