Servet-i Fünun Döneminde Şiir

2 Haziran 2013 tarihinde tarafından eklendi.

Şiir, Türk edebiyatında köklü geleneği olan bir türdür. Tanzimat döneminde büyük ölçüde modernleştirilmeye çalışılır; ancak bu dönemi temsil eden şairlerin Doğu kültürüyle yetişmiş olmaları ve dönemin şartlan buna engel olur. Servet-i Fünûncular ise Batı kültürüne daha yakındırlar. Batı edebiyatını kendi kaynağından tanıma ve inceleme fırsatı bulurlar.
Tanzimat edebiyatının ikinci kuşak sanatçılarından Recaîzâde Mahmut Ekrem yeni edebiyatın esaslarını belirler. Abdülhak Hâmit ise bunu uygulamaya koyar. Servet-i Fünûncular her iki sanatçının şiir anlayışından büyük ölçüde etkilenirler. Ancak örnek aldıkları edebiyat Fransız edebiyatıdır.

Servet-i Fünûncular ilk şiirlerinde Dîvan edebiyatı nazım şekillerini kullanırlarsa da, topluluk içinde bu tarzı bırakırlar. Şiirde nazmı nesre yaklaştıran bir anlayışı benimseyerek A. Hâmid‘in uyguladığı kuralsız nazım şekillerini kullanırlar. Serbest ve geniş müstezat tarzını yaygınlaştınrlar. Ayrıca Batı edebiyatına ait “sone” ve “terzarirna” gibi kurallı nazım şekilleri de bu dönemde edebiyatımıza girer.
Şiirde parnasizm ve sembolizmi benimserler. Ahengi ön plânda tutan, şekil mükemmelliğine önem veren şiirler yazdılar. Kompozisyon bütünlüğüne önem veren şairler parça yerine bütün güzelliğini esas aldılar.
Muhteva açısından yaptıkları değişikliklerle şiirin konusunu sınırsız genişlettiler. Recaîzâde M. Ekrem’in “güzel olan her şeyin” şiire girebileceği görüşü, Servet-i Fünûncularda “her şey” olarak değişir. Böylece günlük hayat her yönüyle şiire konu olur. Onlar için önemli olan ahenktir; ahenk mânâya feda edilir.

Tanzimat şiirinin esasını teşkil eden sosyal konular Servet-i Fünûn şiirinde pek yer almaz. Devrin şartları gereği ferdî duygulara ve hayallere yer verirler. Aşk, tabiat ve aile hayatı başlıca temalardır. Realiteden kaçış, hayal – hakîkat tezatı, bedbinlik bu şiirlerin temel özelliği olur.

Servet-i Fünûncular Fransız şiirinde gördükleri pek çok hayal ve mecazları Türk şiirine uygulamak istediler. Bunların ifadesi için Arapça, Farsça kelime ve tamlamaların sayısını çoğalttılar. Bu durum şiirlerini anlaşılmaz kıldığı gibi, Türk dilinin sadeleşmesine de büyük zarar verdi.

Hece veznini reddederek aruzla yazdılar. Aruz kalıplarının şiirin konusuna uygun olmasına dikkat ettiler. Konuşulan kelimelerin üslûp ve edasına, söyleyiş özelliklerine uygun başarılı örnekler verdiler. Mensur şiir de yine bu dönem şairlerinin edebiyatımıza kazandırdığı bir türdür. Bu topluluk içinde şiirler yayınlayan bazı şairler şunlardır: Tevfik Fikret, Cenab Sahabettin, Süleyman Nesib, Hüseyin Suat (Yalçın), Hüseyin Siret (Özsever). Faik Âli (Ozansoy), Süleyman Nazif, İsmail Safa, Ali Ekrem (Bolayır: Ayın Nadir imzasıyla), Ahmet Reşit, Celâl Sâhir.

Etiketler:

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Şu Sayfamız Çok Beğenildi
Araba Sevdası Özeti