Abdülhak Hamit Tarhan

23 Mayıs 2013 tarihinde tarafından eklendi.

ABDÜLHAK HÂMlD TARHAN (2 Ocak 1852 – 13 Nisan 1937)

İstanbul’da doğan A. Hâmid. köklü bir aileye mensuptur, llköğrenime özel hocalar elinde başladı. Ailesinin kararı üzerine eğitim için Paris’e gönderildi. Bir buçuk yıl sonra istanbul’a döndü. Bir Fransız okuluna yazıldı. Babasının Tahran büyük elçisi olması üzerine bir süre orada kaldı. Dönüşünde “Maliye Mektubî Kalemi“nde memuriyete başladı. Arapça. Farsça ve Fransızca’yı çok iyi biliyordu. Bu dönemde Ebuzziya Tevfik, Recaîzâde Mahmut Ekrem ve Namık Kemal‘le tanıştı. Bu çevre içinde edebiyata ilgi duydu, ilk eseri olan Macera-yı Aşk (1873) piyesini yazdı. Bunu manzum – mensur diğer eserle­ri takip etti.

Fatma Hanımla evlendikten sonra Paris’e elçilik kâtibi olarak gönderildi. Böylece sefaret hayatı başlamış oldu. Kâtiplik, şehbenderlik (konsolos), elçilik ve büyükelçilik yaptı. Bu görevler dolayısıyla Paris, Poti (Rusya), Golos (Yunanistan), Bombay (Hin­distan), Londra, Lâhey, Bürüksel’de bulunmuş. Viyana’ya gitmiştir.

Doğu ve Batı kültürünü yerinde tanıyan Abdülhak Hâmit, Sultan Abdülaziz, 1. Meşrutiyet, II. Abdülhamid, II. Meşrutiyet, Millî Mücâdele ve Cumhuriyet devirlerini yaşayıp eserler verdi. Cumhuriyet döneminde millet vekilliği yapan A. Hâmid, Tanzimat edebiyatının en büyük şairi sayılmaktadır.

A. Hâmid Tanzimat edebiyatının II. kuşağı içinde Türk edebiyatının yeni­leşmesinde ve değişmesinde büyük rol oynadı. Edebiyatımızın yeni bir çehre ve ruh ka­zanması için Namık Kemal‘in desteklediği sanatçı, Recaîzâde M. Ekrem‘in teorisyenliğini yaptığı yeni edebiyatın ilkelerini eserlerinde uygulamıştır.

Eski şiir geleneğini şekilden başlayarak yıkmaya çalıştı. Nazım şekillerini istediği gibi değiştirerek kuralsız nazım şekilleri ile Batıdan gelen yeni şekilleri dilediği gibi kul­landığı görülmektedir. Bu konuda hem kendi çağdaşlarına, hem de Servet-i Fünûn sanatçılarına öncülük etti.

A. Hâmid’in şiirleri muhteva bakımından da yenidir. Eşi Fatma Hanımın ölümü üzerine yazdığı Makber‘de metafizik düşüncenin izleri bulunur. Bu şiirde, insan düşünceleri ve duygularıyla yer alır. Hâmid, diğer eserlerinde de ölüm, ölüm sonrası ve hayatın mahiyeti üzerine düşünen insanı işledi. Duygu ve düşüncesindeki tezatlar şiirlerinde önemli yer tutar. Romantizm akımının etkisinde kalan şairin, şiirlerindeki ikinci büyük tema ise “tabiat“tır.

Şiirlerinde yeni ve şairane bir üslûp kullandı. Buna rağmen dilde gösterdiği iti­nasızlık ve dağınıklık en büyük kusurudur. Bu kusur ifadesini büyük ölçüde bozmuş, çok yerde şiirini anlaşılmaz kılmıştır.

A. Hâmid’in sanatında önemli bir yer tutan bir başka edebî tür tiyatrodur, ilk eserini tiyatro türünde veren sanatçının sayıları kırkı aşan eserlerinden yirmi biri tiyatro türündedir. Tiyatro eserleri dram türünde, manzum, mensur veya manzum – mensur karışık yazılmıştır. Manzum eserlerinde aruz vezni yanında hece veznini de kullandı. Ta­rihi oyunlara ağırlık verdi. Oyunlarının konularını Türk, Arap, Hint, Asur ve islâm ta­rihlerinden veya tamamen hayalî olaylardan aldı. Piyeslerinde zengin bir şahıs kadrosu vardır. Değişik ve renkli tipler yaratmış olmakla tanındı. Tiyatro tekniği zayıftır. Piyes­lerinin çoğu oynanmak için değil, okunmak için yazılmıştır. Buna rağmen bu piyesler edebiyatımızın yenileşmesine katkıda bulunmuştur.

Özetlemek Gerekirse:

1-‘’Şair-i Azam’’ olarak bilinir. (Büyük şair)

2-Türk şiirinde biçim ve içerik olarak en büyük yenilikleri yapan şairdir.

3-Tanzimat döneminde en çok oyun yazan kişidir; fakat oyunları sahnede oynanmaya uygun değildir.(Tiyatrolarını oynanmak için değil, okunmak için yazmıştır.)

4- Dili süslü ve sanatlıdır. Vezin ve kafiye kaygısı taşımayan savruk bir şairidir.

5-Daha çok şiir ve tiyatro türünde eserler vermiştir. Tiyatrolarında konuları genellikle tarihi olaylardan almıştır.

6- Romantizm akımına uygun eserler vermiştir.

7- Manzum eserlerinde hem hece ölçüsünü hem de aruz ölçüsünü kullanmıştır.

8-Şiirlerinde ‘’aşk, umut, ölüm ve karamsarlık’’ temalarını işlemiştir. Bu yüzden kendisine ‘’Tezatlar (Zıtlıklar) Şairi’’ denmiştir.

9-Divan şiiri geleneğine son vermiş, Divan şiiri nazım biçimlerini değiştirerek kullanmıştır.

10-‘’Makber’’ adlı şiiriyle edebiyatımıza ölüm temasını getirmiştir.

11-Edebiyatımıza ‘’Sahra’’ adlı ilk pastoral şiiriyle kır ve köy hayatını kazandırmıştır.

12-‘’Validem’’ adlı şiiri ilk kafiyesiz şiir örneğidir.

13- ‘’Eşber veya Sardanapal’’ adlı tiyatrosu edebiyatımızda aruzla yazılan ilk manzum tiyatrodur.

14-‘’Nesteren’’ adlı tiyatrosu edebiyatımızda hece ile yazılan ilk tiyatrodur.

ESERLERİ:

Şiir:  Sahra, Makber, Ölü, Hacle, Bunlar Odur, Divaneliklerim, Baladan Bir Ses, Yabancı Dostlar, Ruhlar, Validem, Garam, Belde…

Tiyatro :  Macera-i Aşk, İbn-i Musa, Sabr-ü Sebat, Eşber, İçli Kız, Duhter-i Hindu, Nesteren, Sardanapal, Eşber,  Liberte, Hakan, İlhan, Turhan, Tarık, Finten, Tezer…

Etiketler:

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Şu Sayfamız Çok Beğenildi
Cumhuriyet Dönem Roman ve Hikayesi Ders Sunusu