Tanzimat Döneminde Tiyatro
Türk seyircisi, seyirlik oyun olarak Tanzimat’a kadar Karagöz ve Ortaoyununu tanır. Tanzimat’tan sonra bu türün batılı şekilleri de görülmeye başlanır.
Karagöz ve Ortaoyunu, vak’amn iki kişi etrafında yürütüldüğü, yazılı metni olmayan ve şive taklitlerine dayanan bir güldürü çeşididir. Her kesime hitap eden bu oyunlarda, Osmanlı Devleti bünyesinde yer alan bütün etnik zümrelerin temsilcilerini, belirgin özellikleriyle bulmak mümkündür.
Tanzimat’tan sonra edebiyatımıza giren tiyatro ise, esaslarım tamamen Batı’dan alan bir türdür, ilk örnekleri de bu dönemde görülür. Ancak III. Selim zamanından beri bazı Avrupa tiyatro ve opera takımlarının Beyoğlu’nda ve Saray’da temsiller verdikleri bilinmektedir. Tanzimat’tan sonra yabancı tiyatro kumpanyalarının gelişi hızlanır. Bu temsiller daha çok azınlıklara ve dil bilen aydınlara hitap etmektedir. Ayrıca Dolmabahçe ve Çırağan saraylarında padişahlar gezici tiyatrolara temsiller verdirirler. Şinasi’nin yazdığı Şair Evlenmesi 1859’da Dolmabahçe’de oynanmak üzere sipariş edilmiştir.
Şinasi’nin 1859’da yazdığı ve 1860 yılında “Tercüman-ı Ahvâl“de tefrika edilen Şâir Evlenmesi basılı ilk tiyatro eserimizdir. Ancak daha sonraki yıllarda başka oyunlar da bulunmuştur. Bunlardan, Prof. Fahir Iz’in 1956 yılında Viyana Millî Kütüphanesi’nde yazma olarak bulduğu Vakayi-i Acîbe ve Havâdis-i Garîbe-i Keşger Ahmet (Papuççu Ahmet’in Garip Vak’alan ve Sergüzeştleri) adını taşıyan eserin İskerleç adında bir yazara ait olduğu ve 1800 yıllarında yazıldığı tahmin edilmektedir. Diğer eser ise 1844 yılında Abdülhak Hâmid‘in babası Hayrullah Efendi tarafından yazılan Hikâye-i İbrahim Paşa be İbrahim-i Gülşenî’dir. Eser 1939 yılında basılmıştır. Her iki eser de, varlıkları geç tespit edildiği için Türk tiyatrosuna pek katkıları olmaz.
1860 yıllarında Hoca Naum, (Suriyeli bir Katolik) Ermenilerin kurduğu bir takımla önce Ermenice, sonra Türkçe temsiller vermeye başlar. 1969 yılında ise Güllü Agop (Güllü Yakup) Gedikpaşa Tiyatrosunu (Tiyatro-yi Osmanlı-Osmanlı Tiyatrosu) kurar, tercüme, adapte (uyarlama) ve telif eserler sahneye konulur. Bu tiyatroya on yıllık bir tekel verilmesi “Perdeli ortaoyunu” adı da verilen tuluat tiyatrosunun ortaya çıkmasına sebep olur.
O yıllarda tiyatronun sanat işleriyle uğraşan yalnız Direktör Âli Bey‘dir. Yarı resmî himaye gören Gedikpaşa Tiyatrosu gördüğü yakın ilgi ile hızla gelişir. Âli Bey burada azınlık oyunculara diksiyon dersleri verir. Ayrıca bu tiyatronun bünyesinde sanat işleriyle uğraşmak üzere edebî heyet kurulur. Namık Kemal, Âlî Bey, Ahmet Midhat, Ebuzziya Tevfik, Şemsettin Sami gibi devrin tanınmış yazarlarının oyunları burada sahneye konulur; ayrıca yerli ve yabancı opera ve operet temsilleri de verilir. Tiyatro binası 1884 yılında yıktırılmıştır.
1880 yılında Ahmet Vefik Paşa Bursa’da bir tiyatro açmış; burada kendi adapte ettiği piyeslerin yanı sıra, diğer yazarların eserleri de oynanmıştır.
Türk tiyatro eserlerinin ortaya çıkışı 1860 – 1880 arasıdır. Yazarlar; Goldoni, V. Hugo, Alphonse Ûaudet, Racine, Corneille, Moliere, Shakespeare, E. Zola gibi batılı sanatçıların etkisinde kalmışlardır. Bu dönemde romantizmin etkisi görülür.
Tanzimat tiyatrosunda sosyal eğitim ön plândadır. Toplumun aksayan yönlerine değinilmiş; ancak sosyal meseleler daha çok aile çevresi içinde kalmıştır. Konuları sınırlıdır. Tarihî konular siyasî ortam sebebiyle yakın tarihten değil, Doğu ve İslâm tarihinden alınmıştır. Bu oyunlarda romantizmin etkisi görülür. Kadın – erkek ilişkileri sınırlıdır. Genellikle de azınlıklar arasında verilir. Kişiler iyi – kötü diye ayrılır ve tek yönlüdür. Tanzimatçılar tiyatro dilini bildikleri halde kullanmazlar. Şâir Evlenmesi bu konuda iyi bir örnekken gelenekli seyirlik oyunlarımızdan faydalanmazlar. Ayrıca gerçekçilik de rağbet görmez. Tiyatro tekniği bu devir tiyatrosunun en zayıf yönüdür. Bazı yazarlar eserlerini oynanmak için değil okunmak için yazarlar. Çoğu yazar, sansür sebebiyle eserlerin konusunu başka ülke yaşayışlarından seçer.
1860’da basılan Şâir Evlenmesi‘nden sonra, Tanzimat tiyatrosundaki ikinci eser 1868 yılında yazılan Ali Haydar’ın Sergüzeşt-i Perviz’idir. Bu eser trajedi türünde ve manzumdur. Yazarın başka eserleri de vardır.
Tiyatro edebiyatının asıl verimli yılları 1870 -1880 yıllandır. Bu yıllarda ilk tiyatro eseri veren, Direktör Âli Bey‘dir. Üç komedisi ve Letafet adında bir de opereti vardır. Yazarın komedileri tamamen Batılı tarzdadır ve basit karakter komedisi özelliği taşır.
Recaîzâde Mahmut Ekrem 1870 yılınca bir dram denemesi yapar. Daha sonra verdiği eserlerde teknik ve sahne dili konusunda başarıya ulaşmış sayılır. Yazarın Çok Bilen Çok Yanılır (1914) komedisi ise modern tiyatro geleneğinin bütün özelliklerini taşır.
Namık Kemal, Osmanlı Tiyatrosu‘nun (Gedikpaşa Tiyatrosu) modern bir tiyatro haline gelmesi için çaba harcarken, bir taraftan da eserler verir. Ona göre; “tiyatro bir eğlencedir; ama eğlencelerin en faydalısıdır“. İlk eseri Vatan Yahut Silistre (1873) kendisinin Magosa‘ya sürülmesine sebep olur; fakat piyes büyük rağbet görür ve üç yıl içinde çeşitli illerde altı yüz defa oynanır. Namık Kemal’in yazdığı bütün tiyatro eserleri dram türündedir. Eserlerinde sosyal ve tarihî konuları işlemiştir. Bu eserler kendinden sonra yazılan eserleri büyük ölçüde etkiler.
Bu dönemde tiyatroyla ilgilenen bir başka yazarımız Ahmet Midhat Efendi‘dir. Osmanlı Tiyatrosunda temsil edilen Eyvah (1872) isimli dramında “birden fazla kadınla evlenme” şiddetle tenkit edilir. Yazarın sayısı on ikiyi bulan piyesleri dram, komedi, operet gibi türlerde yazılmıştır. Bu eserlerde “sosyal fayda” prensibine sonuna kadar bağlı kalan yazarın tiyatro tekniği zayıftır.
Tanzimat tiyatrosunun en verimli yazarı Abdülhak Hâmid’dir. İlk denemesi Macerâ-yı Aşk (1873)’ı. Sabr ü Sebat, içli Kız, Dühter-i Hindu takip eder.
Konularını yerli hayattan, eski Doğu ve ve İslâm tarihinden alan piyeslerinin bir kısmı mensur, bir kısmı ise manzumdur. Hepsi de dram tarzında yazılmıştır. Oyunlarında karakter tahlillerine önem vermiştir. Teknik konusunda kayıtsız davranmış, eserlerini “okunmak için” kaydı ile yayınlamıştır. Dilde ve üslûpta düzensizdir. Romantizmin etkisinde kalmıştır. Nesteren ve Liberte hece vezniyle yazılmıştır.
Tanzimat tiyatrosunun diğer yazarları Şemsettin Sami, Manastırlı Rıfat, Hasan Bedrettin Paşa, Ebuzziya Tevfik, Sami Paşazade Sezâî, Muallim Nâcî, Ferâizcizâde Mehmet Şakir‘dir.
Bütün kusurlarına rağmen Tanzimat yazarlarının ileriye katkısı inkâr edilemez. En azından bir takım yargılar getirmişlerdir. Ülkü sahibidirler. Kalkınma, ilerleme, vatan sevgisi, hürriyet, vb. duygular onlarla tiyatroya girer.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.