Koşuk

12 Mayıs 2013 tarihinde tarafından eklendi.

İslâmiyelten önceki Türk edebiyatında koşuk; aşk, yiğitlik ve doğa güzelliklerini konu alır. Koşuklar, genellikle Lirik şiirlerdir. Bu sebeple koşukların “duygu” yönü ağır basar.
Koşuklar, günümüzün “koşma”larıdır. Gerek koşuk, gerekse koşma; bir olay üzerine söylenilen (koşuklar) şiirdir. Koşukların ve koşmaların adını açıklayan ikinci örnekse şudur. Her ikisi de saz eşliğinde söylenir.
Koşuklar, kopuza: koşmalar saza  söz yoluyla eşlik etmiştir. Yani “saz” ile “söz” birbirine koşulmuştur.

Koşuklar, dörtlüklerden oluşur. Uyak düzeni şöyledir. Dörtlüklerin ilk üç dizesi, kendi arasında, dördüncü dizelerse birbiriyle uyaklıdır. Bunu, şematik olarak gösterebiliriz:

—————- a

—————- a                             ilk üç dize kendi arasında uyaklı.

—————- a

—————- b (nakarat)

————— c

————— c                             İlk üç dize kendi arasında uyaklı.

————— c

—————- b (nakarat)

—————- d

—————- d                             ilk üç dize kendi arasında uyaklı.

—————- d

—————- b (nakarat)

Aynca,  b (nakarat)lar de kendi arasında uyaklıdır.
Artık, önceden verilen bu bilgileri, bir koşuk üstünde uygulayabiliriz :

KOŞUK ÖRNEĞİ
Tümen çiçek tizildi
Bükünden ot yazıldı
Öküş yatup üzildi
Yirde kopa adnşur

Turluk çiçek yerildi
Barçın yadını kerildi
Uçmak yeri körüldü
Tumluğ yana kelgüsüz

Kızıl sanğ akaşıp
Yipkin yaşıl yüzkeşip
Bir bir kerii yürkeşip
Yaluguk anı tanğlaşur

Günümüz Türkçesiyle :

Binlerce çiçek dizildi
Tomurcuklarından yayıldı
Çok yatmaktan sıkıldı
Yerden çıkınca açılır

Türlü çiçekler açıldı
Çimene ipek yaygı yayıldı
Cennet gibi göründü
Artık kış gelmeyecek

Kızıl, sarı art arda
Yeşil menekşe açmakta
Birbirini saymakta
İnsan ona hayran olur.

Kelimeler :
(tümen : Binlerce, bük : Tomurcuk, barçın : Çimen, yadım : îpek kumaş. Uçmak : Cennet. Tumluğ : Kış. Kelgüsüz : Gelmeyecek. Yipkin : Menekşe. Yasıl: Yeşil. Tanğlaşur: Hayran olur.)

Dil, Tür ve Şekil
“Koşuk’taki dil, günümüzden 2500 yıl öncesine aitir. Buna karşılık, Türkçenin mantığı, onca süredir, yerli yerinde durmaktadır.
“Tümen” hâlâ, “bin” anlamına askerî bir terim olarak kullanılmaktadır. Zamanla, sert ünsüzler yumuşamış, tizildi – dizildi, kerildi – gerildi; kerii – geri, yani “t – d; k – g” hâline gelmiştir. Kelime sonlarındaki bazı ünsüzler, “türlük, tumluğ, sanğ kelimelerindeki gibi” düşmüştür. Şiirdeki bazı kelimeler zaten pek değişmemiştir. “Arışmak – ayrışmak – açılmak; kerilmek – gerilmek – yayılmak; yasıl – yeşil kelimeleri böyledir. Hatta, hiç değişmeyen kelimeler de vardır : “Çiçek, yatmak, kızıl, bir bir “gibi.

“Koşuk” uyak düzeni olarak, bugünkü “koşma”nın aynısını veriyor : a, a, a, b” – c, c, c, b – d, d, d, b.
“Koşuk”un doğa güzelliğini işlemesi bakımından da “koşma” ile ortak konuları ele aldığı görülür.
Hiç şüphesiz, “koşuk“ların kafiye tutumuyla “koşma“lann kafiye tutumu arasında büyük bir benzerlik vardır. Her ikisi de sözlü edebiyat ürünü olduğu için bu şiirlerde, zengin ve tam kafiyler yerine, yarım ve redifli kafiyeleri görülür.
Fakat, okuduğunuz “koşuk“, günümüzden yaklaşık, iki bin beş yüz yıl önce bile atalarımızın çok ince duygulara sahip olduğunu gösterir. Yani, Türk Milleti, hep savaşan, vuruşan bir millet değildir. Aynı zamanda, duyan, hayâl eden ve bunları şiir olarak söyleyebilen sanatçı bir millettir, işte, edebiyat tarihinin bir faydası da, milletlerinin geçmişteki başarılarını göstermesidir.

Etiketler:

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Şu Sayfamız Çok Beğenildi
Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat Özet